İzmir'in o sıcak yaz akşamında, normalde sakin olan mahallede ansızın yükselen silah sesleri her şeyi değiştirdi. Komşuluk ilişkilerinin giderek gerildiği o son gün, aslında her şeyin nasıl bu noktaya gelebildiğini sorgulatacak cinstendi.
Olay, geçtiğimiz yılın temmuz ayında Bornova'da meydana geldi. İki aile arasındaki gerginlik -kim bilir ne zamandır birikiyordu- sonunda kontrolden çıktı. Tartışma öyle bir noktaya vardı ki, eller silahlara uzandı.
O Korkunç An
Silah sesleri mahalleyi inletirken, komşular pencerelere koştu. Gördükleri manzara içler acısıydı: Baba ve kızı, kurşun yağmuru altında cansız yatıyordu. Ambulanslar yetiştiğinde artık çok geçti. O an orada bulunan bir tanık, "Hayatımda duyduğum en korkunç seslerdi" diye anlatıyor sonradan.
Mahkeme Süreci ve Karar
Dava sürecinde mahkeme salonu adeta bir dram sahnesine dönüştü. Sanık sandalyesinde oturan komşu çiftin yüz ifadeleri, olan bitenin ağırlığını her halinden belli ediyordu. Savcı, dosyayı incelerken "Bu kadar basit bir tartışmanın bu denli vahşi bir sonuca varması kabul edilemez" diye vurguladı.
Yargılama sonunda İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Karar açıklandığında salondaki herkesin nefesi kesildi adeta. Mahkeme heyeti, takdiri indirim uygulamayı reddederek topluma açık mesaj verdi: Komşuluk anlaşmazlıkları asla silahlı şiddetle çözülemez!
Arkada Kalanlar
Olayın üzerinden aylar geçmesine rağmen mahallede hüzünlü bir sessizlik hakim. Komşulardan biri, "Artık kimse kapı komşusuna güvenle bakamıyor" diyor iç çekerek. Diğeri ise, "Keşke araya giren olabilseydi o gün" diye ekliyor.
Bu trajedi, toplum olarak iletişim kurma biçimimizi tekrar düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Öfke kontrolü ve arabuluculuk mekanizmalarının ne kadar hayati olduğunu acı bir şekilde gösterdi. Geride kalanlar için ise artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...