10 Ülke İsrail'e Sert Çağrı: Gazze'deki İnsani Kriz Derinleşiyor
10 Ülke İsrail'e Gazze Çağrısı Yaptı

İngiltere, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İzlanda, Japonya, Norveç, İsveç ve İsviçre dışişleri bakanları, İsrail hükümetine yönelik ortak ve sert bir çağrıda bulundu. Bakanlar, Gazze Şeridi'nde insani durumun yeniden felaket boyutlarına ulaşmasından duydukları derin endişeyi dile getirerek, İsrail'den insani yardım erişimine yönelik tüm kısıtlamaları derhal kaldırmasını talep etti.

Kış Şartları ve Sağlık Sisteminin Çöküşü

Ortak açıklamada, yaklaşan kış mevsiminin Gazze'deki siviller için durumu daha da kötüleştireceği vurgulandı. 1,3 milyon kişinin hala acil barınma desteğine ihtiyaç duyduğu belirtilirken, şiddetli yağışlar ve düşen sıcaklıkların mevcut korkunç koşulları ağırlaştırmasından endişe ediliyor. Sağlık altyapısının durumu ise içler acısı: sağlık tesislerinin yarısından fazlası sadece kısmen çalışıyor ve temel tıbbi malzeme sıkıntısı yaşanıyor. Açıklamada, sanitasyon sisteminin tamamen çökmesi nedeniyle 740 bin kişinin zehirli sel sularına maruz kaldığı bilgisi paylaşıldı.

Ciddi Gıda Krizi ve Yardım Engelleri

Birleşmiş Milletler'in 19 Aralık'ta yayımladığı son rapora atıfta bulunulan açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki nüfusun çoğunluğunun, yani yaklaşık 1,6 milyon kişinin, ciddi düzeyde gıda güvensizliği ile karşı karşıya olduğu ifade edildi. Geçici ateşkes döneminde yardım akışında görülen artışa rağmen, süregelen erişim engelleri nedeniyle insani yardımların hâlâ ciddi şekilde kısıtlandığına dikkat çekildi.

İsrail'den Talep Edilen Acil Adımlar

Açıklamayı yapan ülkeler, İsrail hükümetinden acilen atmasını bekledikleri adımları dört başlıkta sıraladı:

İlk olarak, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının (STK) Gazze'de sürdürülebilir şekilde çalışabilmesinin sağlanması istendi. İsrail'in getirdiği kısıtlayıcı yeni şartlar nedeniyle birçok köklü STK'nın kaydının silinme ve faaliyetlerinin 60 gün içinde durdurulma riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısı yapıldı. Bu durum gerçekleşirse, Gazze'deki sağlık tesislerinin üçte birinin kapanacağı ve Filistin genelinde yılda yaklaşık 1 milyar dolarlık yardım akışının kesintiye uğrayacağı vurgulandı.

İkinci talep, İsrail'in BM ve ortaklarının, özellikle de UNRWA'nın, hayati çalışmalarını sürdürmesine izin verme yükümlülüğünü yerine getirmesi oldu. Tarafsız ve adil yardım dağıtımı için bu kuruluşların rolünün vazgeçilmez olduğunun altı çizildi.

Üçüncü olarak, İsrail'den, çift kullanımlı olduğu düşünülen ithalata yönelik makul olmayan kısıtlamaları kaldırması istendi. Bu kısıtlamaların, acilen ihtiyaç duyulan tıbbi ve barınma ekipmanlarının girişini de engellediği ve kritik altyapının onarımını önlediği kaydedildi.

Son olarak, sınır geçişlerinin açılması ve Gazze'ye insani yardım akışının artırılması çağrısı yapıldı. Allenby Sınır Kapısı'ndaki kısmi açıklığın memnuniyetle karşılandığı, ancak Refah dahil diğer koridorların kapalı kaldığı veya ağır kısıtlamalara tabi tutulduğu belirtildi. Ticari kargolara göre insani yardım kamyonlarının daha sıkı bürokratik işlemlere tabi tutulması eleştirilirken, haftada 4 bin 200 kamyonluk hedefin bir taban olması gerektiği ifade edildi.

Açıklamanın sonunda, mevcut kısıtlamaların uluslararası insani hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, İsrail hükümetine insani yardım erişim engellerini kaldırması ve Gazze Çatışmasını Sonlandıracak Kapsamlı Plan'ı uygulamaya koyması için nihai çağrı yapıldı. Bunun, etkili bir insani müdahale, kalıcı barış ve istikrar için zorunlu olduğu değerlendirmesinde bulunuldu.