ABD yönetimi, Çin ile egemenlik tartışması yaşayan Tayvan'a değeri yaklaşık 11 milyar dolar olan kapsamlı bir silah satış paketini resmen onayladığını duyurdu. Satış, eski Başkan Donald Trump'ın Ulusa Sesleniş konuşması sırasında kamuoyuna açıklandı.
Dev Silah Paketinin İçeriği
Dışişleri Bakanlığı tarafından açıklanan paket, Tayvan'ın savunma kapasitesini önemli ölçüde artırmayı hedefliyor. Pakette yer alan başlıca sistemler şunlar:
- 82 adet HIMARS (Yüksek Hareketlilikli Topçu Roket Sistemi)
- 420 adet ATACMS (Kara Taktik Füze Sistemleri)
- 60 adet Howitzer topçu sistemi ve ilgili ekipmanlar
- Çeşitli insansız hava araçları (İHA)
- Javelin ve TOW tanksavar füzeleri
- Harpoon füzeleri için yenileme kitleri
- Helikopter yedek parçaları ve askeri yazılımlar
Toplam değeri 10 milyar doları aşan bu paket, son yıllardaki en büyük askeri satışlardan biri olarak kayıtlara geçti.
Çin'den Sert Tepki ve Uyarılar
Satış haberi, Pekin yönetiminden anında ve sert bir tepkiyle karşılandı. Çin Tayvan İlişkileri Ofisi Sözcüsü Çın Binhua, yaptığı yazılı açıklamada, bu adımı şiddetle kınadı.
Çın, ABD'nin bu hamlesini "Çin'in iç işlerine aleni müdahale" ve ülkesinin egemenlik ile güvenlik çıkarlarına zarar veren bir eylem olarak nitelendirdi. Sözcü, satışın, "tek Çin" ilkesini ve Çin-ABD ilişkilerinin temelini oluşturan "Üç Ortak Bildiri"yi ihlal ettiğini vurguladı.
Özellikle, ABD'nin 17 Ağustos 1982 tarihli ortak bildiride yer alan ve Tayvan'a silah satışını "kademeli olarak azaltma" taahhüdüne aykırı hareket ettiğine dikkat çekildi. Çın, ABD'ye Tayvan'ı silahlandırarak Ada'daki ayrılıkçıları destekleme politikasına derhal son verme çağrısı yaptı.
Tayvan Yönetimine Sert Mesaj
Sözcü Çın, açıklamasında Tayvan'daki iktidar partisi Demokratik İlerici Parti (DPP) yönetimine de doğrudan seslendi. Bağımsızlığı güç kullanarak aramanın Tayvan'ı bir "barut fıçısına" dönüştüreceği uyarısında bulunan Çın, halkı adeta cephede kaybedilecek asker olarak görmenin en büyük zararı Tayvan vatandaşlarına getireceğini ifade etti.
Bu gelişme, 18 Aralık 2025 tarihinde yaşandı ve ABD ile Çin arasındaki gerilimi yeniden tırmandıran önemli bir diplomatik ve askeri kriz olarak kayda geçti.