Türkiye'nin İngilizce Yeterliliği Geriledi: EF Endeksi'nde 71. Sıradayız
Türkiye İngilizce Yeterlilik Endeksi'nde 71. Sırada

EF (Education First) tarafından açıklanan 2025 İngilizce Yeterlilik Endeksi sonuçları, Türkiye'nin dil becerilerinde gerileme yaşadığını ortaya koydu. Türkiye, dünya genelinde değerlendirmeye alınan 123 ülke arasında 71. sırada yer bulurken, Avrupa ülkeleri sıralamasında ise sondan ikinci oldu. Ülkenin ortalama puanı bir önceki yıla göre 497'den 488'e düştü.

Yıllarca Ders Almamıza Rağmen Neden Konuşamıyoruz?

Yeditepe Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Evrim Eveyik Aydın, bu sonuçların ardındaki temel sorunu açıkladı. Aydın'a göre, "Yıllarca İngilizce ders alıyorum ama konuşamıyorum" diyenlerin yaşadığı durumun ana nedeni, dile yeterince maruz kalmamak ve aktif kullanım imkanı bulamamak.

Dr. Aydın, Türkiye'de İngilizcenin bir yabancı dil olarak öğretildiğini ve günlük hayatta kullanım zorunluluğunun olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı. Haftada sadece 2 ile 6 saat arasında değişen ders sürelerinin, bir dili öğrenmek için yetersiz kaldığının altını çizdi.

Sınav Odaklı Sistem ve Kalabalık Sınıflar Engeli

Uzmana göre, Türkiye'deki sınav odaklı eğitim sistemi de İngilizce konuşma becerilerinin gelişimini olumsuz etkiliyor. Öğrenciler İngilizceyi, matematik veya fizik gibi formüllerle ezberlenmesi gereken bir ders olarak görüyor. Sınavlarda ağırlıklı olarak kelime ve dil bilgisi kuralları test ediliyor; konuşma ve yazma gibi aktif beceriler neredeyse hiç ölçülmüyor.

Öğrenmeyi zorlaştıran diğer faktörler ise şunlar:

  • Öğrencilerin hata yapma korkusuyla özgüven eksikliği yaşaması
  • Sınıf ortamlarının hata yapmaya izin vermemesi
  • Kalabalık sınıfların her öğrenciye bireysel konuşma pratiği imkanı tanımaması

Çözüm Önerileri: Maruz Kalma ve Aktif Kullanım Şart

Dr. Evrim Eveyik Aydın, dil öğreniminde başarının iki temel şarta bağlı olduğunu belirtti: Maruz kalma ve kullanım. Sadece dil bilgisi kurallarını bilmenin iletişim kurmak için yeterli olmadığını, öğrencilerin dili farklı bağlamlarda duyması ve aktif olarak kullanması gerektiğini ifade etti.

Avrupa'daki başarılı örnekleri gösteren Aydın, Lüksemburg'da öğrencilerin %80'inin ilkokulda üç veya daha fazla dile maruz kalarak bu dilleri öğrendiğini hatırlattı. Türkiye için çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

  1. Erken yaşta İngilizce eğitimine başlamak ve ders saatlerini artırmak. (Milli Eğitim Bakanlığı'nın Maarif Modeli'nde bu yönde adımlar atılacak.)
  2. İletişim merkezli sınıf içi etkinlikler, grup çalışmaları ve projelerle öğrencileri aktif hale getirmek.
  3. Dizi, film, podcast gibi otantik materyallerle dile doğal ortamında maruz kalmayı teşvik etmek.

Dr. Aydın, yurt dışı deneyiminin faydalı olabileceğini ancak Türkiye'de de doğru yöntemler ve teknolojik desteklerle aynı başarının sağlanabileceğini söyledi. "Önemli olan, öğrencilerin dili iletişim için kullanmalarını sağlayacak ortamlar yaratmak ve öğrenme sürecini bir deneyime dönüştürmek" diyerek sözlerini tamamladı.