Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Yahudi tarihi ve kültürünün Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayan önemli bir konuşma yaptı. 18 Aralık 2025 tarihinde Brüksel'de düzenlenen bir etkinlikte sahne alan von der Leyen, Avrupa'nın geleceği için bu birliğin kritik önem taşıdığını ifade etti.
Hanuka Etkinliğinde Antisemitizme Karşı Güçlü Mesaj
Von der Leyen, Avrupa Yahudi Derneği (EJA) tarafından organize edilen Hanuka (Işık) Bayramı kutlamalarında bir konuşma gerçekleştirdi. Sözlerine, kısa süre önce Avustralya'da meydana gelen ve hayatlarını kaybedenleri anarak başlayan AB lideri, Avrupa'da antisemitizme kesinlikle yer olmadığının altını çizdi. Von der Leyen, "İbadet, ifade ve kaygısız yaşama özgürlüğü, Avrupa Birliği'nin temelini oluşturan unsurlardır" dedi.
"Yahudi tarihi ve kültürü, Avrupa tarihi ve kültürüdür" diyerek konuşmasının ana temasını belirleyen von der Leyen, bu gerçeğin kabulünün birliğin geleceği için elzem olduğunu savundu. Avrupa'nın tam anlamıyla gelişebilmesinin, Yahudi yaşamının da gelişimine bağlı olduğunu kaydetti.
Güvenlik ve Dijital Mücadele Ön Plana Çıkıyor
AB Komisyon Başkanı, bu ilkenin pratikte hayata geçirilmesi için atılması gereken adımlara da değindi. Özellikle ibadethanelerin güvenliğinin ve emniyetinin sağlanmasının çalışmaların başlangıç noktası olduğunu belirtti. Ayrıca, gençlerin ve savunmasız grupların çevrim içi platformlarda manipülasyona uğramasını önlemek için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Von der Leyen, antisemitizmle dijital alanda mücadele konusunda somut adımlar attıklarını da açıkladı. Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamında, yasa dışı içerikleri tespit etmek ve platformları uyarmakla görevli "güvenilir bildirimciler" ile iş birliği içinde çalıştıklarını ifade etti. Bu sistem, nefret söylemi ve yanlış bilginin yayılmasını engellemeyi hedefliyor.
Avrupa'nın Kimliğinde Yahudi Mirasının Yeri
Von der Leyen'in bu açıklamaları, Avrupa'nın kültürel ve tarihsel kimliğinin yeniden tanımlanmasına yönelik daha geniş bir tartışmanın parçası olarak görülüyor. Konuşma, Yahudi toplumunun kıta tarihindeki merkezi rolünü teyit ederken, aynı zamanda günümüzde karşılaştıkları zorluklara karşı somut koruma mekanizmaları geliştirilmesi çağrısında bulunuyor.
AB liderinin mesajı, sadece bir hoşgörü ifadesi olmanın ötesine geçerek, Yahudi yaşamının Avrupa projesinin başarısı için stratejik bir öneme sahip olduğunu resmi olarak ilan etmiş oldu. Bu durum, hem iç politika hem de uluslararası ilişkiler bağlamında AB'nin değerler politikasının önemli bir yansıması olarak kayıtlara geçti.
