Filistin Gazeteciler Sendikası, Batı Şeria'da mesleklerini icra eden Filistinli gazetecilere yönelik hak ihlalleri ve saldırılarda endişe verici bir artış olduğunu duyurdu. Yapılan yazılı açıklamada, bu saldırıların "sistematik olarak arttığı" ve gazetecilerin görevlerini yapmalarını engellemeye yönelik bir politikanın sürdürüldüğü vurgulandı.
Kasım Ayında Yaşanan İhlaller ve Saldırılar
Sendikanın paylaştığı verilere göre, sadece kasım ayında Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde onlarca saldırı kayıtlara geçti. Bu ihlaller arasında en dikkat çekenler şunlar oldu:
- İki gazeteci gerçek mermiyle yaralandı.
- Filistin topraklarını işgal eden İsrailli yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen 22 ayrı saldırı yaşandı.
- Gazeteciler olayları takip ederken fiziksel olarak engellendi, kovalandı, sopayla darbedildi, taşlandı ve silahla tehdit edildi.
- Toplamda 16 basın çalışanı gözaltına alındı veya çalışmasına engel olundu.
Özellikle Batı Şeria'nın El Halil bölgesinde, işgalci İsraillilerin gazetecilerin araçlarına zarar verdiği veya bu araçlara el koyduğu belirtildi. Sendika, bu saldırılarda İsrail güçleri ve yerleşimcilerin "kilit rol oynadığını" ifade etti.
Uluslararası Topluma Acil Çağrı
Filistin Gazeteciler Sendikası, yaşanan bu sistematik baskı ve şiddet eylemlerinin durdurulması için uluslararası topluma seslendi. Açıklamada, İsrail güçleri ve yerleşimcilerin artık gündelik hale gelen saldırılarının derhal sona erdirilmesi ve sahada görev yapan gazetecilere uluslararası koruma sağlanması gerektiği vurgulandı. Sendika, bu konuda uluslararası kamuoyunun baskısını artırmasını talep etti.
Daha Geniş Bir Tablo: Ekim 2023'ten Bu Yana
Sendikanın açıklaması, bölgedeki daha geniş şiddet tablosunun da altını çizdi. İsrail ordusu ve yerleşimcilerin Ekim 2023'ten bu yana devam eden saldırıları sonucunda sadece Batı Şeria ve Kudüs'te:
- 1088 Filistinli hayatını kaybetti.
- Yaklaşık 11 bin kişi yaralandı.
- 21 binden fazla kişi gözaltına alındı.
Bu veriler, gazetecilere yönelik saldırıların, Filistinlilere karşı yürütülen daha kapsamlı bir şiddet ve baskı politikasının parçası olduğunu gözler önüne seriyor. Basın özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğu bölgede, haberciler her gün fiziksel risklerle karşı karşıya kalıyor.