Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, ülkesinin İsrail ile diplomatik ilişkileri normalleştirme yönündeki bir çağrıya karşı net ve kesin bir tavır aldı. 25 Aralık 2025 tarihinde Bağdat'ta düzenlenen bir Noel etkinliğinde yaşanan bu gelişme, bölgedeki gerilimli siyasi havayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Patrik Sako'nun Tartışmalı Çağrısı
Olay, Irak Keldani Patriği Luis Rafael Sako'nun yaptığı bir konuşma ile başladı. Başbakan Sudani'nin de hazır bulunduğu etkinlikte kürsüye çıkan Patrik Sako, Ortadoğu'da barış sürecinin Irak'tan başlaması gerektiğini savunarak, İsrail ile normalleşmenin yolunun açılması yönünde bir çağrıda bulundu. Bu beklenmedik açıklama, salonda ve sonrasında geniş yankı uyandırdı.
Sudani'den Sert ve Net Yanıt
Patrik'in sözlerinin hemen ardından kürsüye gelen Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, bu çağrıyı kesin bir dille reddetti. Sudani, "Irak'ta normalleşmeye (İsrail ile) ihtiyacımız yok. Normalleşme kelimesi Irak sözlüğünde yoktur çünkü bu sözcük Siyonist rejimle özdeşleşmiş." ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Irak yönetiminin İsrail'e yönelik uzun süredir devam eden politik tutumunu bir kez daha teyit etmiş oldu.
Siyasi Tepkiler ve Yasal Süreç Tehdidi
Başbakan'ın tepkisinin ardından, konu siyasi arenada da hızla yankı buldu. Önemli bir siyasi figür olan Şii Ulusal Akımı lideri Mukteda es-Sadr da konuya müdahil oldu. Sadr, yaptığı açıklamada, "Normalleşme Irak yasalarına göre suçtur ve cezai yaptırıma tabidir. Kim olursa olsun, normalleşmeyi teşvik eden ya da talep eden herkes cezadan muaf değildir." dedi.
Daha da ileri giden bir adım ise Iraklı milletvekili Mustafa Sened'den geldi. Sened, Patrik Luis Rafael Sako hakkında mahkemeye başvurarak davacı olacağını açıkladı. Bu gelişmeler, İsrail ile ilişkiler konusunun Irak'ta ne kadar hassas ve yasal boyutu da olan bir mesele olduğunu ortaya koydu.
Ortadoğu'da bir süredir bazı Arap ülkeleri ile İsrail arasında yaşanan normalleşme süreçlerine rağmen, Irak'ın bu konudaki katı tutumunun değişmediği görülüyor. Başbakan Sudani'nin ve diğer siyasi aktörlerin tepkileri, ülke içindeki konsensüsü ve İsrail'e yönelik diplomatik yaklaşımın önümüzdeki dönemde de esnemeyeceği sinyalini veriyor. Bu durum, bölgesel diplomasinin gelecek adımlarını şekillendirecek önemli bir parametre olmaya devam edecek.