Japonya'da hükümet içinden gelen çarpıcı bir açıklama, ülkenin uzun süredir sürdürdüğü nükleer karşıtı politikaları tartışmaya açtı. Başbakan Takaiçi Sanae'nin güvenlik politikaları ekibinde yer alan ismi açıklanmayan bir yetkili, Japonya'nın nükleer silahlara sahip olması gerektiğini öne sürdü.
Yetkiliden Tartışma Yaratacak Açıklamalar
Kyodo ajansının 19 Aralık 2025 tarihinde duyurduğu habere göre, söz konusu yetkili, Tokyo'nun onlarca yıldır benimsediği nükleer karşıtı tutumun değişmesi gerektiğini savundu. Yetkili, "Bence nükleer silahlara sahip olmalıyız. Sonunda yalnızca kendimize güvenebiliriz." ifadelerini kullandı.
Bu açıklama, Başbakan Takaiçi'nin, Japonya'nın nükleer silah bulundurmasını, üretmesini ve ülkeye sokulmasını yasaklayan "Üç Nükleer İlke"yi gözden geçirmeyi değerlendirdiği bir döneme denk geldi. Güvenlikçi politikalarıyla öne çıkan Takaiçi liderliğindeki iktidardaki Liberal Demokrat Parti'nin, bu ilkeleri yeniden ele almayı düşündüğü daha önce de gündeme gelmişti.
Hükümetten Hızlı Tepki: 'Üç İlke Değişmeyecek'
Yetkilinin sözlerinin medyada yankı bulmasının hemen ardından, Japonya Kabine Başsekreteri Kihara Minoru bir basın toplantısı düzenleyerek konuya açıklık getirdi. Kihara, hükümetin resmi politikasının "Üç Nükleer İlke" kapsamındaki prensipleri korumak olduğunu vurguladı.
"Savaşın sonundan bu yana ülkemiz, uluslararası toplumun barış ve refahına istikrarlı şekilde katkıda bulunmuştur. Bu tutum değişmeyecek." diyen Kihara, söz konusu yetkilinin görevden alınması taleplerine ilişkin soruya ise yanıt vermekten kaçındı.
Japonya'nın Nükleer Tabusu ve Kamuoyu Duyarlılığı
Üç Nükleer İlke, 1967 yılında dönemin Başbakanı Eisaku Sato tarafından parlamentoda ilan edilmiş ve zamanla Japonya'nın değişmez ulusal ilkelerinden biri haline gelmişti. Barışa katkıları ve bu nükleer karşıtı yaklaşımı nedeniyle Sato, 1974 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştü.
Japonya'da nükleer politika değişikliği her zaman son derece tartışmalı bir konu olagelmiştir. Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atılan tek ülke olmanın ağır tarihsel mirası, kamuoyunun önemli bir bölümünü nükleer silahlara karşı derin bir hassasiyetle donatmış durumda. Halkın büyük kesimi, ülkenin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sürdürdüğü barışçıl ve nükleer karşıtı duruşun korunmasından yana.
Bu son gelişme, Japonya'nın bölgesel güvenlik endişeleri ile savaş sonrası barışçıl kimliği arasında süregelen hassas dengeyi bir kez daha gündeme getirdi. Hükümet içindeki farklı sesler, ülkenin gelecekteki savunma stratejisi konusunda derin bir tartışmanın kapısını aralamış oldu.