Kanadalı oyuncu Claire Brosseau, uzun yıllardır mücadele ettiği ruh sağlığı sorunları nedeniyle hayatına son vermek istiyor. 48 yaşındaki sanatçı, Kanada'nın Tıbbi Destekli Ölüm programına yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine mahkemeye giderek, bu kararın ayrımcılık olduğunu savunuyor.
Uzun Süreli Mücadele ve Tıbbi Destekli Ölüm Başvurusu
Claire Brosseau, henüz 14 yaşındayken konulan manik depresyon teşhisiyle başlayan ve hayatı boyunca devam eden bir ruh sağlığı mücadelesi veriyor. Oyuncu, anksiyete, kronik intihar düşünceleri, yeme bozukluğu, kişilik bozukluğu, madde bağımlılığı ve travma sonrası stres bozukluğu gibi bir dizi ciddi sorunla baş etmeye çalışıyor.
Denediği tüm terapilerin kalıcı bir iyileşme sağlamadığını ifade eden Brosseau, 2021 yılında Kanada'nın Tıbbi Destekli Ölüm (MAID) programına başvurdu. Bu program, 'ciddi ve iyileştirilemez tıbbi rahatsızlıkları' bulunan kişilere doktor yardımıyla yaşamlarına son verme hakkı tanıyor.
Ruh Sağlığı Hastalıkları Kapsam Dışında
Ancak Brosseau'nun başvurusu, programın ruh sağlığı sorunlarına ilişkin kısıtlamaları nedeniyle askıya alındı. Mevcut düzenlemeler, yalnızca fiziksel ve terminal hastalıkları kapsarken, psikiyatrik rahatsızlıklar için benzer bir hakkı tanımıyor. Oyuncu, bu durumun ayrımcılık olduğunu öne sürerek dava yolunu seçti.
Brosseau, sevgi dolu bir ailesi, arkadaşları ve bir köpeği olmasına rağmen, çektiği acıların dayanılmaz olduğunu ve onurlu bir şekilde hayatını sonlandırmak istediğini belirtiyor.
Doktorundan İyileşme Umudu
Konuyla ilgili New York Times'a konuşan Brosseau'nun psikiyatristlerinden Dr. Mark Fefergrad ise farklı bir görüş ortaya koydu. Uzun süreli ve şiddetli ruh sağlığı sorunları yaşayan hastaların bile iyileşebildiğini gözlemlediğini söyleyen Fefergrad, "İyileşebileceğine inanıyorum. Tıbbi destekli ölümün onun için en iyi veya tek seçenek olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.
Bu dava, ruh sağlığı sorunlarının 'iyileştirilemez' kabul edilip edilemeyeceği, bireysel özerklik ile toplumun koruyucu rolü arasındaki denge gibi etik ve hukuki açıdan karmaşık soruları yeniden gündeme getiriyor. Claire Brosseau'nun açtığı davanın sonucu, Kanada'da ve benzer yasaları tartışan diğer ülkelerde önemli bir emsal teşkil edebilir.