Bosna Hersek Savcılığı, ülkenin kara lekesi olan Srebrenitsa soykırımı ile ilgili yeni bir yasal adım attı. Savcılık, 1995 yılında işlenen soykırım suçuna karıştıkları gerekçesiyle üç eski Sırp asker hakkında iddianame hazırladığını duyurdu.
İddianamenin Kapsamı ve Şüpheliler
Savcılığın yaptığı yazılı açıklamaya göre, Dragan Jevtic, Slavko Bogicevic ve Damjan Lazarevic isimli şüpheliler, dönemin Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nda (VRS) görev yapıyordu. İddianamede, bu kişilerin 1995 yılı Temmuz ayında Srebrenitsa'da binlerce Boşnak sivilin katledilmesinin ardından, cesetlerin gömüldüğü toplu mezarların kazılması işinde görev aldıkları belirtiliyor.
Açıklamada ayrıca, şüphelilerin soykırım suçunun delillerini saklamak amacıyla cesetleri başka yerlere taşıma ve toplu mezarların yerini gizleme faaliyetlerine katıldıkları ifade edildi. Bosna Hersek Ceza Kanunu uyarınca, söz konusu üç eski asker hakkında "soykırım" suçundan resmi iddianame düzenlendi.
Srebrenitsa Soykırımı'nın Acı Hatırlatması
Bu hukuki gelişme, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri olan Srebrenitsa katliamını bir kez daha gündeme getirdi. 11 Temmuz 1995 tarihinde, General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp birlikleri, BM tarafından "güvenli bölge" ilan edilen Srebrenitsa'yı işgal etti.
Hollandalı BM barış gücü askerlerine sığınan binlerce Boşnak sivil, ne yazık ki Sırp askerlere teslim edildi. Kadın ve çocukların ayrılmasının ardından, en az 8 bin 372 Boşnak erkek ve genç, ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda sistematik bir şekilde katledildi. Kurbanlar daha sonra toplu mezarlara gömüldü.
Adalet Arayışı ve Anma Törenleri
Savaşın sona ermesinin ardından başlatılan çalışmalarla, dağınık haldeki yüzlerce toplu mezar tespit edildi. Bu mezarlardan çıkarılan ve DNA analizleriyle kimlikleri belirlenen kurbanlar, her yıl 11 Temmuz tarihinde Potoçari Anıt Mezarlığı'nda düzenlenen hüzünlü bir törenle toprağa veriliyor. Bu yeni iddianame, soykırımda rol oynayanlara yönelik adalet arayışının hala devam ettiğinin bir göstergesi.
Bosna Hersek'teki savaş sırasında (1992-1995) yaşanan bu büyük trajedi, uluslararası mahkemelerce soykırım olarak kabul edilmiş durumda. Yargı süreçleri, kurbanların yakınları ve tüm dünya için hakikatin ortaya çıkması ve hesap sorulması açısından büyük önem taşıyor.
