İran, stratejik Hürmüz Boğazı ve çevresinde yeni bir askeri deniz tatbikatı başlattı. İki gün sürmesi planlanan operasyon, bölgedeki gerilimi yeniden gündeme getirdi.
Tatbikatın Kapsamı ve Bölgeler
İran Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri, resmi bir açıklama yaparak tatbikatın başladığını duyurdu. Açıklamada, "Hürmüz Boğazı, Umman Denizi ve Nazaat Adaları bölgesinde 2 gün sürecek 'Şehit Muhammed Nazıri' deniz tatbikatı başlatıldı." ifadelerine yer verildi.
Tatbikat alanı olarak belirlenen Nazaat Adaları, Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarını kapsıyor. Bu adalar, İran ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında uzun süredir devam eden bir egemenlik anlaşmazlığının merkezinde bulunuyor.
Adalar Üzerindeki Tarihi Anlaşmazlık
Söz konusu adalar, 1971 yılına kadar İngiliz kontrolü altındaydı. Kasım 1971'de İngiltere'nin bölgeden çekilmesi ve kontrolü BAE'ye devretmesinin hemen ardından, İran adalarda askeri hakimiyet kurdu.
BAE, İran'ı adaları "işgal etmekle" suçluyor ve Arap ülkeleri ile uluslararası kuruluşlar nezdinde hak iddiasını sürdürüyor. İran ise tam tersi bir tezle karşı çıkıyor. Tahran yönetimi, adalar üzerindeki haklarının tarihsel olarak çok eskilere dayandığını, adaların 1903'te geçici olarak İngilizlere geçtiğini ve 1971'de asıl sahibi olan İran'a iade edildiğini savunuyor. İran'a göre, "o tarihte henüz kurulmamış olan BAE'nin bu adalar üzerinde hak iddia etmesi mümkün değil."
Eş Zamanlı Olarak Başka Bir Tatbikat Daha
Deniz tatbikatından sadece bir gün önce, İran'ın başka bir askeri birimi de büyük bir tatbikat başlattı. Devrim Muhafızları Ordusu Kara Kuvvetleri, 1 Aralık'ta Tebriz yakınlarındaki Şebister kırsalında, "Sehend 2025 Ortak Terörle Mücadele Tatbikatı"nı başlattığını duyurdu.
Bu kara tatbikatının önemli bir özelliği, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyesi ülkelerin katılımıyla düzenleniyor olması. Beş gün sürmesi planlanan tatbikat, bölgesel güvenlik işbirliğine dikkat çekiyor.
İran'ın art arda düzenlediği bu askeri tatbikatlar, hem iç hem de dış kamuoyuna yönelik güç gösterisi olarak yorumlanıyor. Özellikle petrol nakliyatının kritik geçidi Hürmüz Boğazı'ndaki varlığını pekiştirmeyi ve bölgedeki iddialarını hatırlatmayı amaçladığı düşünülüyor.