Yargı sisteminde önemli değişiklikler getiren 11. Yargı Paketi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) görüşmelerin tamamlanmasının ardından Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 26 Aralık 2025 tarihinde yayımlanan düzenleme, özellikle Kovid-19 pandemisi nedeniyle cezaevlerindeki nüfus yoğunluğunu azaltmaya yönelik bir madde ile dikkat çekiyor.
Kovid-19 Düzenlemesi ile Tahliye Yolu Açıldı
Paketin en çok tartışılan maddelerinden biri olan ve kabul edilen 27. madde, pandemi koşullarını gözeten bir düzenleme getiriyor. Bu madde uyarınca, belirli şartları taşıyan yaklaşık 50 bin hükümlü ve tutuklu için tahliye imkanı sağlanıyor. Ancak, bu geniş kapsamlı düzenlemenin önemli bir istisnası bulunuyor. Depremle bağlantılı suçlardan hüküm giymiş kişiler, bu tahliye hükmünden yararlanamayacak. Bu istisna, toplumda deprem felaketlerine ilişkin hassasiyetin yasal düzenlemelere yansıdığını gösteriyor.
Çocukları Örgüt Faaliyetinde Kullanana Ağır Ceza
11. Yargı Paketi sadece tahliye düzenlemelerini içermiyor. Pakette, örgüt suçlarıyla mücadelede caydırıcılığı artırmayı hedefleyen önemli bir değişiklik de yer alıyor. Buna göre, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda çocukları araç olarak kullanan örgüt yöneticilerine verilecek cezalar artırılacak. Mevcut cezalar, bu suçu işleyen yöneticiler için yarısından bir katına kadar yükseltilebilecek. Bu düzenleme, çocukların suç örgütlerinin elinde istismar edilmesinin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Paketin Yolculuğu ve Gelecek Etkileri
Kamuoyunda "11. Yargı Paketi" olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümüne ilişkin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeler tamamlandı ve paket yasalaştı. Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte hükümleri derhal uygulanmaya başlayacak. Uzmanlar, özellikle 50 bin kişiye yakın tahliye imkanı sağlayan düzenlemenin, cezaevi kapasitesi üzerindeki baskıyı azaltmada ve pandemi kaynaklı sağlık risklerini minimize etmede etkili olacağını belirtiyor. Ancak, deprem suçlarından hükümlülerin kapsam dışı tutulması, bu alandaki yargı süreçlerinin toplumsal adalet anlayışı çerçevesinde sıkı bir şekilde yürütüleceğinin sinyalini veriyor.